
“2021-2023 ülkemiz için geri dönüşüm yılları olacak”.
Bunu ilk ben söyledim. Neden mi?
Çünkü 2021’de polimer hurda atık ithalatı yasağı başladı ve ülke olarak ihtiyacımız olan polimeri bir şekilde karşılamalıyız. Nasıl mı?
Yurtdışından orijinal hammadde alıp milyarlarca dolar döviz ödeyebiliriz ya da artık geri dönüştürebiliriz. İkinci seçenek hem ülke ekonomimize hem vatandaşa hem de doğaya fayda. Peki nasıl dönüştüreceğiz? Diğer bir soru da neleri geri dönüştürebileceğiz?
Geri dönüşüm karbon ayak izimizi azaltmaya, çöp sahalarının büyümesini önlemeye ve çevreyi korumaya yardımcı olmak için yapabilecek en önemli şeylerden biri. Ancak bu alanda sahip olduğumuz kısıtlı bilgi, İngilizce bilen çevreci vatandaşı yabancı bilgi kaynaklarına yönlendirmekte ve az olan doğru bilgi yerini bilgi çöplüğüne bırakmaktadır. Çünkü çok az kişi ülkemizin geri dönüşüm teknolojilerinin ve tesislerinin ileri seviyede olduğunu bilmekte ve yine çok az kişi Avrupa’da geri dönüşemeyen birçok şeyin ülkemizde geri dönüşebildiğini bilmektedir. İşin ilginç yanı bununla ilgili basında çok kısıtlı bilgi yer almaktadır.
Avrupalılar -yılların alışkanlığıyla- geri dönüşümde çok bilinçli olmalarına rağmen yeterli geri dönüşüm tesisleri olmadığı için temiz, geri dönüşüme hazır olan atıkları için çözüm bulamıyorlardı ve üretiminde her zaman hammadde ihtiyacı olan ülkelere bu atıkları ihraç etmekteydiler. Ta ki 2021 yılına kadar. Petrol fiyatlarının ambalaj fiyatlarına da etkisiyle artık Avrupalı ülkeler de kendi geri dönüşümlerini yapma yoluna gittiler ve dışarıya atık vermeme kararı aldılar. Yani atık hurda ihracatlarını durdurmaya başladılar. (Ocak ayı itibariyle atık hurda ihracatını durduracağını açıklayan ülkelerden biri de İngiltere’dir). Avrupa dahil dünyada pek çok ülke artık atıklarının büyük bir kısmını kendi sınırları içinde geri dönüştürmeyi hedefliyor ve devletler bu konuda sanayicisine teşvikler sunuyor.
İsviçre ve Almanya ise Avrupa’nın tüm hurdasına talip olan iki ülke oldukları için bu durumdan nasıl etkileneceklerini zaman gösterecek…
“Her ülke kendi geri dönüşümünü yapsın” çevrecilerin ortak görüşüdür. Yapsınlar ama nasıl? Vatandaş geri dönüştürüyor mu? Size 10 senedir sektörden biri olarak şunu söyleyeyim; vatandaş geri dönüşümü bilmiyor. Bizler bu zamana kadar geri dönüştürüp sanayimize kazandırdığımız atıkların %85’ini ağırlıklı olarak Avrupa’dan aldık. Yurtiçinden ise en fazla %15 civarında atık temin edebilip sanayimize geri kazandırabildik. Basında bu da yanlış yazıldı ve şu dendi: “Geri dönüştürülebilir atıkların yalnızca %15’i geri dönüşebiliyor” Biz böyle bir şey söylemedik. Yoğurt kapları, margarin kutuları, strafor, plastik kaşık, çatal ya da naylon poşet geri dönüşemez demedik. Floresanlar, streç film, alüminyum folyo geri dönüşemez hiç demedik. Tüm bunları internet siteleri dedi. Bildikleri için değil, İngilizceden çeviri yaptıkları için. Başka ülkelerde geri dönüşmediği yazıldığından, normalde de geri dönüşmediğini sandıkları için. Ve tabi çevreciler. Takipçi sayısı çok olan bir sosyal medya çevrecisinin yanlış bilgisini nezaketle düzeltmek istediğim için hakaretlere maruz kaldığımı bilmenizi isterim. Yanlış bilgi sahibi çevreci kişi sandı ki ben geri dönüşümcüleri destekliyorum. Elbette destekliyorum. Hepimiz desteklemeliyiz. Plastik üretimi devam ediyor mu? Ediyor. Plastik bir yere gidiyor mu? Kendi kendine yok oluyor mu? Bizler göçüp gitsek de onlar varlıklarına devam ediyor. O halde neden geri dönüştürmeyelim? Cevap şu: “Geri de dönüştürmeyelim, kullanmayalım da”.
Çevrecilerin savunduğu Sıfır Plastikle Modern Dünya fantezisi gerçeklikten uzaktır. Aldığımız tüm ürünlerin ambalajında, ürünlerimizi taze tutan buzdolabımızda, uçtuğumuz uçakta, gördüğümüz rüyada bile plastik var. Düşmanlıkla değil, plastik kullanımını azaltacak yöntemler geliştirebilir, var olan plastiklere yenilerini eklememek için geri dönüşüm bilincini tüm ülkeye kazandırabiliriz.
Son 70 yılda 8 milyar ton plastik üretildiği, bu plastiklerin yarısının son 13 yılda hayatlarımıza dahil olduğu bilinmekte ve 2050 yılına gelindiğinde dünyada 12 milyar ton plastik olacağı öngörülmektedir. Şu ana kadar üretilen plastiğin sadece %30’u üretime dahil edildiğini biliyor muydunuz? Yüzölçümü Arjantin büyüklüğünde plastikten bir ülke var dünya haritamızda. Peki nerede bu plastikler? Evlerimizde, kullanılan çoğu araç ve gereçte, alışveriş yaptığımız bütün dükkanlarda hatta üstümüzde. Evet bizler plastiği üzerimizde taşıyoruz. Böyle bir noktaya gelinmişken “Sıfır Plastik” diyebilmek mümkün müdür?
Leave a Reply