
İşte bu sorunun cevabını aramak için Kantar Public tarafından Ekim ayında bir anket düzenlenliyor ve İngiltere, ABD, Polonya, Hollanda, İspanya, Almanya, Fransa, Yeni Zelanda ve Singapur’dan 9 bin kişiye iklim krizi, krizin yaşayanlar üzerindeki etkileri ve insan alışkanlıkları üzerine sorular soruluyor.
İklim krizinden kaynaklı endişe duyduğunu belirten çoğunluk anketin %78’ini oluşturuyor.
Ankete katılanların neredeyse yarısı ise (%48) gündelik alışkanlıklarını değiştirmenin bir gereği olmadığını söylüyor.
Yani hem iklim krizinden endişe duyuyoruz hem de nasıl biliyorsak öyle yaşıyoruz diyebiliriz.
Daha katı çevre kurallarını ve bu bağlamda yapılacak yeni düzenlemeleri kabul edeceğini belirten %78 oranındaki kesim, bununla bağlantılı benzer sorulara ise tamamen tezat cevaplar veriyor. Şöyle ki:
-Petrol yakıtlı araçlar yasaklanmalı diyenler %17
-Daha az hayvansal gıda (et) tüketilmeli diyenler %18
-Çevre dostu olmayan ürünlerin tüketimi azaltılmalı diyenler %23
-Toplu taşıma araçları tercih edilmeli diyenler %25
-Tarımsal alanda radikal değişiklikler yapılmalı diyenler %24
-İnsanların harcadığı enerji miktarı azaltılmalı diyenler %32
-Uçakla ulaşım azaltılmalı diyenler %23
-Lokal ürünlerin tüketimi artmalı diyenler %33
-Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kullanılmalı diyenler %45
-Enerji verimli binalar inşa edilmeli diyenler %47
-Nesli tükenmekte olan hayvanların yaşam alanı korunmalı diyenler %54
-Ormansızlaşmanın önüne geçilmeli diyenler %54
-İsraf azaltılmalı ve geri dönüşüm arttırılmalı diyenler %57
Yukarıdaki anket sonuçlarından yola çıkarak şunu söyleyebiliriz; “Benim hayatımdaki değişiklikler, iklim krizinin önüne geçebilmek için çok da etkili değil. Ben değil, hükümetim bu konuda bir şey yapsın” diyoruz. Peki yapsın.
Hükümet: – “Petrol yakıtlı araçları yasaklıyorum” dese, hayır diyeceğiz
-“Çevre dostu olmayan ürünlerin üretiminde kısıtlama getiriyorum” dese, hayır diyeceğiz.
-“Daha az et tüketeceksin, tarım alanları tarım için kullanılacak, yediğin koyunun otlaması için değil” dese, hayır diyeceğiz.
-“Toplu taşıma araçlarını tercih etmeyenler için arabayla ulaşımı caydırıcı önlemler alacağım, gerekiyorsa yüksek cezalar uygulayacağım” dese, hayır diyeceğiz.
-“Enerji miktarını azaltacaksın, belirlediğimiz sınırın üzerinde harcama yaptıysan elektriğine, suyuna, doğalgazına yüksek ücret ödemeni isteyeceğim” dese, hayır diyeceğiz.
Pardon da, neye evet diyeceğiz? İşte biz bu tezatlığı yaşıyoruz.
-“Daha iyi bir dünya olsun, hükümetler bir şey yapsın, kimse benden bir şey beklemesin” diyoruz.
-“Geri dönüşüm yapılsın, daha çok ağaç dikilsin, enerji verimli binalar inşa edilsin” diyoruz.
Başkalarından ya da hükümetlerden beklediklerimiz bunlar. Peki biz? AYNEN DEVAM! İşte öyle olmuyor… Hükümet daha katı çevre kurallarını getirsin diyorsak o kurallara uymayı ya kabul edeceğiz ya daha bilinçli bir toplum olup kendimizde değişiklikler yapacağız. Seçim bizim.
Esra Kara
Temiz Atık Derneği Başkanı
Esra KARA
Gazeteci-Yazar
Faplas Geri Dönüşüm Yönetim Kurulu Başkanı
Temiz Atık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Leave a Reply